Esim vefat etti

Eşim öldükten sonra, kapının anahtarının artık bana ait olmadığını öğrendim…”
…ama asıl sarsıcı olan, bunun bir “kötülük” planı değil, yıllardır biriktirilmiş bir kontrol ihtiyacı olduğuydu. Yine de sonuç değişmiyordu: Ben ve çocuklarım, bir gecede evsiz kalmıştık.
O gece akrabada kaldık. Evde kimse bize kötü davranmadı ama ben kötü hissetmeden duramadım. Misafir olmak, bir süreliğine bile olsa, insanın omuzlarına görünmez bir yük bindiriyor. Çocuklar odada birbirine sokulup uyumaya çalıştı. Büyük olan gözlerini tavana dikip bir şey düşünüyordu; küçük olan ise her ses duyduğunda irkiliyordu.
Ben salonda, elime aldığım telefonda Murat’ın son mesajlarına baktım. “Akşam geç kalacağım” diye yazdığı o sıradan cümle bile sanki başka bir hayattan kalmış gibiydi. İçimdeki boşlukla birlikte bir şey daha büyüyordu: Korku. Ama panik değil… daha sessiz, daha sert bir korku. “Ya gerçekten hiçbir hakkım yoksa? Ya yarın çocukları okula bile götüremezsem?” diye düşündüm.Sonra Murat’ın birkaç ay önce söylediği söz geldi aklıma:

“Bir gün bana bir şey olursa, sakın çaresiz kaldığını düşünme.”

O cümleyi ilk duyduğumda abarttığını sanmıştım. Murat böyle şeyleri pek konuşmazdı ama o gün ciddi bir yüzle söylemişti. “Bir dosya var” gibi bir şey dememişti. “Notere uğrarız” dememişti. Sadece… “çaresiz kalma” demişti.
Reklamlar