Sesi yumuşaktı.
Poşeti aldım. Teşekkür ettim.
Kapıdan dönmeden önce, çok küçük bir şey söyledi:
“Çocuklar… iyi mi?”
Bu soru belki basitti ama onun ağzından çıkması zordu.
“İyiler,” dedim. “Ama zamana ihtiyaçları var.”
Başını salladı.
“Benim de,” dedi.
Kapıyı kapattım. Poşeti masaya koydum. Not defterini açtım. İçinden bir kâğıt düştü. Murat’ın el yazısıydı.
Kısa bir not:
“Eğer bir gün bunu okuyorsan, bil ki seni yalnız bırakmadım.
Her şeyi planladım değil… ama seni koruyacak kadar düşündüm.
Çocuklara söyle: Baba sözünü tuttu.”
Gözyaşlarım aktı.