videolu haber
19 yaşındaki oğlunu kendi yüzünden kaybettikten sonra hayata küsen, oğlunun öldüğü odada son nefesini verebilmek için yıllarca o odada yaşayan, babalar evlatlarını gömmemeli diyen hassas bir yüreğin hikayesi bu. Soğu esprilerin sıcak adamıydı o. Önce kendi güler sonra başkalarını güldürürdü. İçten kahkahalarını asla unutamayacağımız ekran yüzüydü. Cenk Koray Adanalı bir babanın ve Bartınlı bir annenin oğlu olarak 1 ağustos 1944 tarihinde doğdu. Ailesinin işi sebebiyle birçok şehir gezdi. Çocukluğunun bir kısmı bu yüzden Yozgat ilinde geçti. İlkokul hayatını da burada tamamladı küçük koray. Yıllar sonra Yozgat anılarını şöyle anlatacaktı: Orada muhteşem bir bağlılık içindeydik. Arkadaş grubumuz o kadar güzel di bugün bile hala konuşuyoruz.Muhteşem bir gençler topluluğuyduk. Sabah da akşam da beraberdik. Güzel günlerdi. Cenk Koray 1956 yılında bir kez daha şehir değişitecek ve ankaraya taşınacaktı. Annesi oraya tayin olmuştu. Ankara da uzun yıllar geçirecek Ted kolejini bitirip Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanacaktı. Okuldan sonra da iyi bir avukat olacaktı. Ancak öğrencilik yıllarında Turhan Dilligil'in Adalet gazetesinde adliye muhabiri olarak çalışmıştı. Gazeteceliği çok sevmişti Cenk Koray. Bir yandan hukuki işlemlerle uğraşırken diğer yandan da gazeteci olarka çalışıyordu. Adalet gazetesinin ardından yine Ankara'da Zafer gazetesinde çalışmaya başladı. Daha sonra Son havadis gazetesinin Ankara temsilciliğinde parlamento muhabiri olarak göreve başladı. Milliyet, Hürriyet, Tercüman ve Günaydın gibi büyük gazetelerde yazıları yayınlandı. Önemli bir isim ve değerli bir gazeteci olmuştu Cenk Koray. İsmi herkes tarafından bilinen ve düşüncelerine önem verilen biriydi artık. Ancak başarılı bir gazeteci olması onun diğer mesleğini zora sokmuştu. Cenk Koray sanatçılığın ve sunuculuğun avukatlıkla bağdaşmadığı iddiasıyla ankara barosundan ihraç edildi. Bu onu çok üzmüştü ancak mücadele etmekten de vazgeçecek değildi. Bu duruma defalarca itiraz eden ve bir an olsun bu savaşından vazgeçemeyen Cenk Koray itirazlarının karşılığı olarak Ankara bürosuna tekrar alındı. Daha sonra ilginç bir yöntem izleyerek bu kez kendisi istifa etti barodan. Televizyon dünyasına ilk adımını 24 yaşındayken atar. Trt televizyonunun yayına yeni başladığı 1968 li yıllarda trt de teniz hakemliği yapıyordu. Yönettiği bir maçta yaptığı ilginç şovlarla Trt'nin ilgisini çeker ve hemen ardından sunuculuk teklifi alır. Sunuculuk yaptığı dönemlerde reklam işiylede uğraşan Cenk Koray bu hevesinden kısa sürede vazgeçerek sunuculuğa yoğunlaşmaya devam eder. Birçok programda sunuculuk yapsa da onun asıl patlamas Tele Kutu isimli yarışma programıyla oldu. Sadece sunuculuk yazarlık gazetecilik yapmamıştı ayrıca sinema filmlerinde de boy göstererek beyazperdeye de adım atmışrı. Aile pansiyonu ve abuzer kadayıf filmlerinde iyi bir oyunculuk sergiledi. 19 yıl babalık etmeye çalıştığım, Allah'ın bana emaneti, canım, gülüm, hayatım, her şeyim, birtanem, sebeb-i hayatım, evladım, oğlum Nihad, 3 dakika içinde yok olası kollarımın arasında ölüp gitti. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Kapının camı şahdamarını kesmişti. Fıskiye gibi kan fışkırıyordu. Kan fışkırıyordu, umutlarım, istikbalim, hayatım yerlere dökülüyordu. Bana yakın durması gereken oğlum, beni ölmeden öldürüyordu... Bugün senden ayrılalı tam 1 yıl oldu. 365 günün, bir tanesinde bile seni göremedim, elini tutamadım, yanağını öpemedim, bağrıma basıp sıkı sıkı sarılamadım. Evde tek başıma otururken, kapıda anahtar dönmedi ve sen içeriye girmedin. Bir tek gece odanın ışığı yanmadı. Ben kapını açıp, "yatıyorum, sen yatmıyor musun?" diye soramadım... Yaşamak canımı sıkmaya başladı. Gül, senin aradığına dair bir tek not vermedi tam 365 gündür. Bu kadar çabuk mu unuttun beni diye düşünüyorum zaman zaman. Ama beni unutmayacağını, unutmadığını biliyorum, ben de biliyorum, halan da biliyor, enişten de, Ece de. Ama oradan bir bağlantı kurulması mümkün değil...Günler geçiyor arslanım. Her geçen dakikayı beni sana yaklaştırdığı için seviyorum. Eskiden nasıl üzülürdüm zaman geçiyor, birgün senden ayrılacağım diye. Ama şimdi her şey tersine döndü... Her şeye tahammül edebiliyor insan. Allah böyle bir sabır vermiş kullarına. Ama tahammülü mümkün olmayan bir tek şey var. Senin sevginden mahrum olmak. Bunu hissedememek. İşte ölmeden bu öldürüyor insanı." Birçok başarılı işe imza atan ve derin acılara yaşayan cenk koray 23 temmuz 2000 tarihinde suadiyedeki evinde kalp krizi geçirerek bizlere veda eder. cenk koray son nefesini biricik oğlunu kaybettiği odada verdi. Sonunda bu koca çok sevdiği oğluna kavuştu ama giderken bile yapmıştı son şakasını. #cenkkoray #telekutu #yeşilçam