O gün kalbim paramparça oldu. Babamın bu kadar kötü bir yanı bulunduğuna inanamıyordum. Haksız intikam amacıyla bu kadar aç olan o kötü şahıslik. “Anneme sinirli bulunduğun amacıyla mi bana o zehirli sabunu verdin? Çünkü senin kızın olmadığımı mı düşünüyordun?” diye sordum, gözlerimdeki yaşlar görüşümü bulanıklaştırırken. “Sen benim kızım değilsin,” dedi ve arkasını döndü. “Sen benim kanımdan değilsin.” Sonraki birkaç saniye vakitsince sessiz sedasız sırtına baktım, namacıyla benim hatam olmayan bir şey amacıyla beni cezalandırdığını merak ettim. “Tamam, seninle işim bitti,” dedim gözyaşlarımı silerken. “Avukatımdan haber alacaksın.” Ve Bu sayede bir vakitler sığınağım olan evden çıktım. Sonraki birkaç gün vakitsince, cilt tedavim amacıyla defalarca hastaneye gittim ve avukatımla aileme karşı nasıl dava açabileceğim konusu ile alakalı konuştum. Kısa vakit sonra babam uzaklaştırma kararı ve yaklaşan davayla alakalı bir bildirim aldı. Bununla birlikte, kibirli özgüveni yerle bir oldu ve itibarı yerle bir oldu. Tüm etrafı onun davranışlarından iğreniyordu. Bu arada annem benimle iletişime geçmeye çalıştı ama hiçbir aramasına ya da mesajına yanıt vermedim. Eğer benim amacıyla bir duruş sergileyemiyorsa, namacıyla onunla konuşma zAhmetine gireyim ki? Bitmiştim. Şimdi, Henry ile yaşarken, yaşamımda uzun vakittir eksik olan bir huzur duygusu hissediyorum. Kendi evimde en son ne vakit bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Henry gibi bir adamla beni lütfettiği amacıyla kadere ne kadar teşekkür etsem az. Onsuz ne yapardım bilmiyorum.