Babam bana verdiği sabunla soğuk duş almamı söyledi

Bana bir şey söyle… Kötü mü kokuyorum?” Şaka yaptığımı düşünerek güldü. “Hayır bebeğim. Güzel kokuyorsun. Neden?” “Hiçbir şey. Ben yalnızca…” diye mırıldandım. “Boş ver.” “Hemen dönerim,” dedi banyoya gitmeden evvelce. Birkaç dakika sonra, elinde kalıp sabunla banyodan çıktığını gördüm. Bundan pek memnun olmadığını görebiliyordum. “Bunu sana kim verdi?! Bununla mı soğuk duş alıyorsun?!?” diye sordu gözlerini çok büyükte açarak. Bunu nereden biliyordu acaba? diye düşündüm. “Evet, babam. Neden?” diye sordum, surat asmamaya çalışarak. ic. “Sana söylemediler, değil mi? Bebeğim, bu sabun değil! Endüstriyel makinelerin yağ ve kirini temizlemek amacıyla kullanılır.” “Bir dakika, ne?” Şok olmuştum. “Bu şey zehirli Amy. Kimyasal yanıklara namacıyla oluyor.” O an ne kadar ihanete uğramış ve kalbim kırılmış hissettiğimi anlatamam. Babam bana bunu nasıl yapabilirdi? Çok sevdiği kızına mı? İşte o vakit her şey mana kazanmaya başladı. Kuru, kaşıntılı cilt ve sabun kalıbının garip dokusu. Ayrıca annemin bundan haberi olup olmadığını da merak ettim. “Sanırım seni denetim ettirmek amacıyla hastaneye gitmemiz gerekiyor,” dedi Henry. “Sonra da polise gideceğiz. Bu istismar, Amy.” Nedenini bilmiyorum ama onu durdurdum. Doğruyu ifade ettiğini biliyordum ama “istismar” ve “baba” sözcüklerini bir araya getiremiyordum. Babamı hiç olumsuz bir gözle görmemiştim ve bu sözcüklerin aynı cümlede bu kadar mantıklı bir şekilde yer alması hoşuma gitmemişti. Kısacası, babamın bana zarar vermeye çalışmasını kabullenemiyordum. “Bunu yapamayız,” dedim Henry’ye. “Polise gidemeyiz.” “Ama namacıyla?” diye sordu. “Bunu sonra açıklarım,” dedim. “Lütfen buradan çıkmama yardım et. Ailemle sonra yüzleşirim.” Kabul etti ve birkaç gün sonra ufak bir daireye taşındık. Dar ve nerdeyse hiç eşyası yoktu ama yaşadıklarımla kıykatiyenndığında güvenilir bir liman gibiydi. Sonra, ailemle yüzleşme vakitım geldi. Ertesi gün evlerine geri döndüm. Eve vardığımda babam her vakitte yerinde, oturma odasında televizyon izliyordu ve annem mutfaktaydı. Elimde kalıp sabunla içeri girdim ve babamın karşısına dikildim. “Baba, bana bunu gerçekletireceğini hiç düşünmezdim,” dedim, sabunu görebileceği kadar yüksekte tutarken. “Bu zehirli. Zehir. Cildimi mahvetti. Bunu namacıyla yaptın?” “Demek sonucunda ne bulunduğunu buldun, ha?” diye sırıttı. “Bir ders alman gerekiyordu.” “Bir ders mi?” diye güldüm. “Beni nerdeyse öldürüyordun. Ne amacıyla? Kötü koktuğumu düşündüğün amacıyla mi?” “Lütfen kes şunu!” Annem sonucunda araya girdi. “Amy, yo-” “Biliyordun anne, değil mi?” Sözünü kestim. “Bu saçma planın bir parçasıydın, değil mi?” Yanaklarından yaşların süzüldüğünü gördüm ama tek sözcük etmedi. “Bunu bana namacıyla yaptın baba?” diye babamla yüzleştim. “Bilmem gerek!” Cevabına hazır değildim. Dünyamı sarsan edeceğini hiç düşünmemiştim. “Nedenini bilmek ister misin?” dedi nerdeyse kendi kendine. “Pekala. Geçen yıl annenle tatile gittiğimizde biraz çok içmiştik. Kalabalığın içersinde bulduk kendimizi, bir falcı bana annenin sadakatsiz bulunduğunu ifade etti.” “Neyden bahsediyorsun?” diye sordum, kalbim yerinden çıkacak gibi atarken. “Doğru,” diye devam etti. “Ertesi sabah annenle yüzleştiğimde bana gerçeği ifade etti. Bana senin benim olmadığını ifade etti. Sen, diğer bir ülkede bizim amacıyla çok çalışırken yaşadığı bir ilişkinin sonucusun.” Anneme baktım, bakışlarıma karşılık veremedi. Sonra babam konuşmaya devam eder iken ona baktım. “Annen ailemizi parçalamak istemediği amacıyla onu terk etmemem amacıyla yalvardı,” diye kafasını salladı. “Ben de kabul ettim. Ama bir şartla. Ona ve sana da ödetecektim. Çünkü SEN BENİM KIZIM DEĞİLSİN!
Reklamlar