BÜYÜK KAVGA & SAKLI GERÇEKLER (Bilmek en ağır yüktür) 4 Şubat 2010’da Erdoğan şunları demişti: “Birçok şey yaşadım. Bunları gereken yerlere paylaştım. Ama yaşadıklarımı anlatırsam ülkem bunu henüz kaldıramaz” Peki ne yaşamıştı o tarihlerde? Safları sıklaştırın ve dikkatli okuyun dostlar. Anlatacaklarım komplo teorisi değil.
Yıl 2007. Erdoğan Başbakandı. Askeriye ve bürokraside bulunan bir klik Erdoğan’ı
zeh’irleyerek ortadan ka*ldırmak için plan yaparlar. Zehri yemeğine ve suyuna koymaya karar verirler. Yalnız bir sorun vardı. Erdoğan hassas yerlerde kendine ikram edilen yemekleri yemiyordu.
Çoğu zamanda eşinin kontrolünde hazırlanan yemeği sefer tasına koydurup arabasında dolaştırıp yiyordu.Böylece tok olduğundan gittiği yerde su ve çay ikramı alıyordu sadece. Onu da önce akrabası olan korumalarından birine içirip ondan sonra kendi içiyordu. Geçtiğimiz senelerde akrabası olan korumalarından biri acil hastaneye kaldırılmıştı. Zehirlenme tehlikesi atlatıldı. O koruma uzun süre görünmedi. Şimdi konumuza dönelim. Erdoğan 2007’de her zamanki gibi MGK toplantısı yapmak
için hazırlandığı sırada yanına biri geliyor önemli birşey konuşmak istediğini söylüyor. Erdoğan o adamı ofisine alıyor.
Adam Erdoğan’ın zeh’irlenecegini söylüyor. Yemek ve suya dikkat edin diyor. Daha sonra zamanı gelince MGK toplantısı başlıyor. Toplantı devam ederken Erdoğan önüne içmesi için bırakılan suyu alıp içmek yerine cebinden çıkardığı mendile biraz döküp ıslatıyor. Ve mendili çantasına koyuyor. Toplantıdan sonra mendildeki suyu analiz ettiriyor. Mendildeki sudan ö’ld’ür’ecek derecede etkili bir zeh’r çıkıyor. Erdoğan bunun arkasını araştırdı. Fakat medyaya yansımadı sonuçlar. Ne demişti Erdoğan “Yaşadıklarımı anlatırsam ülkem bunu kaldıramaz” Bu sözünü unutmayın. Şimdi dikkat. Biliyor musunuz? Erdoğan göreve geldiği ilk günden beri yaşadıklarını gün gün kaleme aldığı ciltler dolusu ajandalar olduğu biliniyor.
Erdoğan tüm bu yaşadıklarını “siyaseti bıraktıktan sonra kaleme alabileceğini” belirtti. Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan bir röportajda Erdoğan ile ilgili olarak şunları dedi “Her gün yaşadıklarını mutlaka o günün sonunda kaleme alıyor. Neredeyse ilk günden beri yazılan günlükler bir oda dolusu oldu.” Kim bilir dünya ve Türkiye gerçekleri ile ilgili neler yazıyor. Gerçekten ülke kaldırmaz. S*ui*kastlar, kirli ör*gütler ve faaliyetleri ve kim bilir daha neler. Kitap olarak yazacak mı zaman gösterecek. Durun bir dakika! Tarihsiz olmaz. Bugünü anlamak için dünü bilmek gerekir. Pür dikkat.
Tarih 1814’ü gösterirken üç gizemli adam çok önemli bir iş için Rusya’da, Rus Çar’ına ait bir yazlıkta bir araya geliyorlar. •Alexandır İpsilanti, Rus Çarşının yaveri. •Kardeşi Diyamondis İpsilanti, Akdeniz ve Karadeniz’de ticaret filosu var. •Mikail Fotiyadis, İstanbul Rum Patrikhanesi temsilcisi. Bu üç kişi Rus Çar’ına ait yazlıkta 17 maddelik bir ör*güt tüzüğü hazırladılar. Örg*ütün amacı Osmanlı’yı parçalayıp, Büyük Rum Devletini kurmak. Yani Bizans… Peki örg*ütün adı ne dersiniz? Filiki Eterya. Ö*rgüt Rusya’nın kontrolünde. Bu ör*güt kısa zamanda Osmanlı’da teşkilatlanır. Ortodoks kilisesi bu ihanetin merkezi haline gelir. Biliyor musunuz, bu ör*gütün kuruluşunun 7. yılında Yunanistan Osmanlı’dan ayrılır.(1821) Örg*üt, Osmanlı Devleti’nin içinde büyük isyanlar ve çatışmalar çıkartır. Birçok su*ikast*lar gerçekleştirirler. Padişahlar da dahil. Su*ika*stların kimi başarılı olur. Sonunda Yunanistan Osmanlı’dan ayrılıp Rusya kontrolüne girerler. Unutmayın “Filiki Eterya”, Osmanlı’yı uğraştıran örg*ütlerden sadece biriydi.
Dostlar şuan en önemli yere geldik. Şuan Türkiye’de kimi silahlı kimi silahsız 10 ör*güt var. Türkiye bunlardan kimi ile ciddi mücadele ederken, inanın bazılarına dokunamıyor bile. Sebebini sorarsanız dünyadaki büyük lobilere bağlı ve nüfuzları çok güçlü. Para ellerinde. Bunlar kalabalık değil. Azlar, ama çok etkililer. FE’TÖ ve P’KK’yı taşeron olarak kullandılar çoğu zaman. Sabataist ve Yahudi lobileri ve sermayesi ile bağlantıları çok güçlü. Hayalet
Reklamlar
yapılar. İngiliz, Siyonist ve ABD’ye bağlı klikler. Dokunan yanar. Dokunanın kendi yandığı gibi ülkesini de yakarlar.Durun bir dakika şu vereceğim tarihsel kodu asla unutmayın:
Rusya, sıcak denizlere inmek en önemli siyasi hedefiydi. Önünde duran engel Osmanlı toprakları idi. Bugün de Türkiye aynı konumda. İngilizler, Hindistan ve Ortadoğu yolunu güvene alıp daha rahat sömürü yapmak en önemli stratejik politikasıydı. Bu yol üzerinde Osmanlı toprakları vardı ve buraya hâkim olmalıydı. Bugün de Türkiye aynı konumda. Almanya, Ortadoğu madenlerine göz dikmişti. Buralara hâkim olmak için Osmanlı topraklarına hâkim olmalıydı. Bugün de Türkiye aynı konumda. Bu yolun üzerinde. İtalya, tarihteki büyük “Roma Devletini” kurmak istiyordu. Önündeki engel Osmanlı idi. Osmanlı topraklarının bir kısmı buna dahildi. Bugün de Türkiye aynı konumda.
Yunanistan, eski büyük “Rum Devletini” kurma derdindeydi. Osmalı buna engeldi. Bugün de Türkiye aynı konumda. Ermeni örgütler, Büyük Ermenistanı kurma derdindeydi. Osmanlı’nın doğusunu almaları gerekiyordu. Osmanlı’da büyük örgütler kurdular. Bugün de Türkiye aynı konumda. Amerika bugün Ortadoğu ve Asya ülkelerinin madenlerine göz dikti. Buralara hâkim olmak için Ortadoğu ve Asya’ya açılan kapı olan Türkiye’ye hâkim olmalı. Dostlar çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Ve dünyanın yönetilmesi en zor ülkesi Türkiye’dir. Su*ika*stlar, ekonomik ve silahlı saldırılar, kaos durmayacak. Abdülhamit Han’ın dediği gibi “Atalarımız çadırlarını sırtlanların geçiş noktasına kurmuş” Bu ülkeye lider olmak zordur. Her yerden tehdit gelir. Her an mücadeleye hazır olmalı. Unutma Allah bir. Peygamber bir. Kitap bir. Vatan bir. Tarih bir. Bir de bir! Bu kadar bir içinde kavga, ayrılık niye! Düşman çok ve vallahi saldırı büyük. Bizi bir tutan şeylere sarılın. Dava partilerüstü. Yok particilik! Yok şahsa tapma! Karargah Adana / Psikolojik Harp — Mustafa Güldağı