haberin detayları için görsellere tıklayınız
      
     
      
      Annemlere gidebilir miyim? dedi kadın. 6 ay oldu görmeyeli. Çok özledim onları.
Annemlere gidebilir miyim? dedi kadın. 6 ay oldu görmeyeli. Çok özledim onları. Adam eşinin mutluluğundan o kadar memnundu ki neden diye bile sormak istemedi. Ertesi gün adam elinde diğer akvaryumdan daha küçük bir akvaryumla geldi. Kadın diğer balıkları bu akvaryuma koydu. En çok sevdiği lepistes balığı artık koca akvaryumunun içinde, süs ağacı süs taşları ve ışıklandırmasıyla özgürce yüzüyordu. Diğer balıklara bir isim koymamıştı ama en sevdiği balığına “gelin” ismini vermişti. Zaman zaman eline alır, bir öpücük zamanı kadar suyundan çıkarır sonra tekrar suyuna bırakırdı yavaşça. Aradan bir hafta geçmişti. Her zaman ki gibi orta boy akvaryumdaki balıkların yemini verdi önce. Geliniyle daha uzun ilgilenmek için ona yemini diğerlerinden birkaç saniye geç verirdi hep. Ama bu gecikmeyi ona güzel şarkılar söyleyerek telafi ederdi. Günler böylece geçerken kadın ailesinin özlemini bir nebze bastırır olmuştu balıklarıyla, özelliklede geliniyle. Düğün alayının yanından süzülür gibi yüzerken onu izlemek nasıl bir mutluluk sebebiydi. Her sabah eşine kahvaltıda bunu anlatıyordu. Bir gün kadın evinin temizliğini bitirmiş ve balıklarının yanına gelmişti. Önce 3 balığına yemlerini verdi ufalayarak daha sonra gelinin akvaryumuna yaklaştı. Fakat gelin suyun altlarına doğru inmiş, verdiği yeme hiçbir etki göstermeden ağır aksak yüzüyordu, sevdiğiyle evlenememiş bir kız gibi. Kadın endişeyle suyunu değiştirdi balığının, eline aldı öptü usulca, güzel sözler söyledi. Hatta dua etti. Fakat küçük gelin halsizce duruyor yavaşça ağzını açıp kapatıyordu. Diğer balıklarına baktı kadın, ilk gün ki gibi neşeyle koşuyorlardı yemlerine. Günler böyle geçerken kadının tek üzüntüsü geliniydi artık.
Adam eşinin mutluluğundan o kadar memnundu ki neden diye bile sormak istemedi. Ertesi gün adam elinde diğer akvaryumdan daha küçük bir akvaryumla geldi. Kadın diğer balıkları bu akvaryuma koydu. En çok sevdiği lepistes balığı artık koca akvaryumunun içinde, süs ağacı süs taşları ve ışıklandırmasıyla özgürce yüzüyordu. Diğer balıklara bir isim koymamıştı ama en sevdiği balığına “gelin” ismini vermişti. Zaman zaman eline alır, bir öpücük zamanı kadar suyundan çıkarır sonra tekrar suyuna bırakırdı yavaşça. Aradan bir hafta geçmişti. Her zaman ki gibi orta boy akvaryumdaki balıkların yemini verdi önce. Geliniyle daha uzun ilgilenmek için ona yemini diğerlerinden birkaç saniye geç verirdi hep. Ama bu gecikmeyi ona güzel şarkılar söyleyerek telafi ederdi. Günler böylece geçerken kadın ailesinin özlemini bir nebze bastırır olmuştu balıklarıyla, özelliklede geliniyle. Düğün alayının yanından süzülür gibi yüzerken onu izlemek nasıl bir mutluluk sebebiydi. Her sabah eşine kahvaltıda bunu anlatıyordu. Bir gün kadın evinin temizliğini bitirmiş ve balıklarının yanına gelmişti. Önce 3 balığına yemlerini verdi ufalayarak daha sonra gelinin akvaryumuna yaklaştı. Fakat gelin suyun altlarına doğru inmiş, verdiği yeme hiçbir etki göstermeden ağır aksak yüzüyordu, sevdiğiyle evlenememiş bir kız gibi. Kadın endişeyle suyunu değiştirdi balığının, eline aldı öptü usulca, güzel sözler söyledi. Hatta dua etti. Fakat küçük gelin halsizce duruyor yavaşça ağzını açıp kapatıyordu. Diğer balıklarına baktı kadın, ilk gün ki gibi neşeyle koşuyorlardı yemlerine. Günler böyle geçerken kadının tek üzüntüsü geliniydi artık.
      Neden dedi kendi kendine. En güzel akvaryum en çok ilgi onaydı. Aradan 3 gün geçmişti. O sabah uyandığında hemen balıklarının yanına koştu kadın. Gelini yan bir şekilde kıpırtısız duruyordu suda. Akvaryumu salladı ama gelinin kuyruğu hafifçe dalgalandı sadece. Akvaryumun içine soktu elini. Gelini avucunun ortasında hareketsiz duruyordu. Kuyruğunu öptü gözyaşlarını silerken… Adam akşam eve geldiğinde eşini gözleri şişmiş halde koltuğa çaresizce oturmuş vaziyette buldu, yanı başında gelini. Bir önceki gece kocasının getirdiği gülün yapraklarından yatak yapmış gelinini üzerine yatırmıştı. Adam eşine yaklaştı. Önce eşinin kirpiklerindeki ıslaklığı öptü daha sonra birkaç adım attı ve akvaryumların yanına geldi. Önce o büyük o güzel ve artık o boş akvaryuma baktı. Sonra daha küçük akvaryumun içinde neşeyle yüzen diğer üç balığa. Kadın ayağa kalktı büyük akvaryumu bin bir güçlükle kapının önüne bıraktı. Eşi çaresizce izliyordu sadece.
Neden dedi kendi kendine. En güzel akvaryum en çok ilgi onaydı. Aradan 3 gün geçmişti. O sabah uyandığında hemen balıklarının yanına koştu kadın. Gelini yan bir şekilde kıpırtısız duruyordu suda. Akvaryumu salladı ama gelinin kuyruğu hafifçe dalgalandı sadece. Akvaryumun içine soktu elini. Gelini avucunun ortasında hareketsiz duruyordu. Kuyruğunu öptü gözyaşlarını silerken… Adam akşam eve geldiğinde eşini gözleri şişmiş halde koltuğa çaresizce oturmuş vaziyette buldu, yanı başında gelini. Bir önceki gece kocasının getirdiği gülün yapraklarından yatak yapmış gelinini üzerine yatırmıştı. Adam eşine yaklaştı. Önce eşinin kirpiklerindeki ıslaklığı öptü daha sonra birkaç adım attı ve akvaryumların yanına geldi. Önce o büyük o güzel ve artık o boş akvaryuma baktı. Sonra daha küçük akvaryumun içinde neşeyle yüzen diğer üç balığa. Kadın ayağa kalktı büyük akvaryumu bin bir güçlükle kapının önüne bıraktı. Eşi çaresizce izliyordu sadece.