Madison çoktan gitmişti, varlığı evde kalan bir hayalet gibiydi. Ama yapmam gereken bir şey daha vardı. Telefonumu alıp kızımın numarasını çevirdim. Gerçeği benden, tüm çıplaklığıyla, duymayı hak ediyordu.
"Anne?" Sesi uyku ve endişe doluydu. "Her şey yolunda mı?"
"Hayır tatlım," diye cevapladım sesim yumuşayarak. "Ama olacak. Sana bir şey söylemem gerek. Madison hakkında."
Konuştukça, kelimelerin ağırlığının omuzlarımdan kalktığını hissettim. Anlatırken acı çekiyordum ama aynı zamanda bir rahatlama, gerçeği nihayet ortaya çıkarmanın verdiği bir özgürlük hissediyordum.
Telefonu kapattığımda, üzerime tuhaf bir sakinlik çöktüğünü hissettim. Önümdeki yol belirsizdi ama yürümek bana kalmıştı. Sabah ilerledikçe, bilinçli kullanıldığında sessizliğin gerçekten de çok şey ifade edebileceğini fark ettim.
Logan ve Madison sessizliğin neler yapabileceğini öğrenmişlerdi. Değişimin habercisi olabilirdi. Saygı talep edebilirdi. Ve sesimin susturulmayacağı yeni bir bölümün başlangıcını işaret edebilirdi.