Gel, bir şeyler iç de bize katıl. İşten arkadaşlar geldi.”
İç çekmemeye çalıştım. “Bütün mahalle burada gibi,” diye mırıldandım ayakkabılarımı çıkarırken.
Kalabalığa karışmadan evvelce kapı zili çaldı. Babam spatulayı bırakıp ellerini önlüğüne sildi.
“Bu net Selim’dir,” dedi kendi kendine. Kapıyı açarken bana döndü. “Onunla daha tanışmadın, değil mi?”
Ben yanıt veremeden kapıyı sonuna kadar açmıştı.
“Selim!” diye seslendi ve adamın sırtına dostça vurdu. “İçeri gel, tam saatinde geldin. Ha, bir de kızım Aylin’le tanış.”
Başımı kaldırdım ve kalbim bir anlığına durdu.