Suda bir gemi gördüğünü sanan çocuk kazmaya başlayınca başka bir şey keşfetti.

Daha yakından baktıklarında suya doğru uzanan bir toprak yol izi olduğunu gördüler, garip nesne buradan suya dalmış ve tekrar yüzeye çıkmıştı. Gunter, babası ve çevre sakinleri bu izi takip ederek ilerlemeye karar verdiler. İz onları bir patikaya çıkarınca suyun içinde görünen şeyin oradan taşındığını anladılar. Kum yolu takip etmeye devam ederken, suyun içindekinin ne olduğu hakkında tahminde bulunmaya çalışıyorlardı…

İzleri birkaç saat takip ettikten ve suyun içindeki cismi hareket ettirmeye çalıştıktan sonra farklı bir yol denemeye karar verdiler. Büyük bir hafriyat makinesi getirterek suyun üzerinde duran ama hareket etmeyen cismi çıkarmak için harekete geçtiler. Elbette bu makineyi ve operatörünü bulmak biraz vakitlerini aldı. Orman oldukça geniş olduğu için bulundukları alanı bulmaları da zor oldu.

Çevre sakinlerinden biri bu alana iş makinesini getirmeyi yine de başardı. Üstelik bu makine en büyüklerinden biri olan DemagH740 OS modeliydi, yani her şeyin yolunda gideceğini tahmin ediyorlardı. Kabloları çektiler, makineyi çalıştırıp cismi sudan çıkarmak için işe koyuldular. Cismin bir araç olduğu anlaşılıyordu, iş makinesi en yüksek devirde çalışıyordu. Kara Orman’daki cisim hala gizemini koruyordu.

Su kenarında bekleşen insanlar merakla ne çıkacağını ve hatta cismin hareket edip etmeyeceğini anlamaya çalışıyorlardı. Gözlerini suya dikmiş dururken, nihayet cisim hareket etmeye başladı. Bu aracın ilk parçasını gördüklerinde kalabalıktan bir uğultu koptu ve ne olduğu daha net anlaşıldığı anda ortama sessizlik hakim oldu, herkes korkmuştu!

Cismin burun kısmı ortaya çıktı, eski bir araca benziyordu çünkü paslanmış ve boyası dökülmüştü. Makine en yüksek devirde çalışırken yeşil olduğu görülen bu aracı karaya doğru çekmeye başladı. Bir anlığına bunun işe yaramayacağını bile düşündüler ama sonuçta birçok manevra ardından yerel halk neler olduğu hakkında daha net bir görüntüye kavuştu.

 

İş makinesi son raddede aracı çıkarırken bayağı zorlanmıştı, çevre sakinleri hemen yardıma koştular. Herkes eline bir kürek ya da kazacak bir şey alarak etrafındaki toprak alanı kazımaya başladılar. Suyun içindeki araç artık tamamıyla ortadaydı. Herkes nefesini tutmuş ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Ve en sonunda araç karadaydı. Tüm çevre sakinleri ve iş makinesinin yardımıyla sudan çıkarılabilmişti. Bu aracın savaş sırasında kullanıldığı aşikardı çünkü üzerinde o döneme ait metinler ve resimler vardı. O dönemlerde kullanılmış eski bir donanma aracı olduğu anlaşılıyordu. Aracın her tarafı dökülüyordu.

Araç karaya çıktığından beri bunu bir tanka benzetmişlerdi. Her iki tarafında tankın kim tarafından ve kullanıldığını belirten bir yazı okunuyordu. Biri, “ Bu 2. Dünya Savaşı’ndan kalma bir parça!” diye bağırdı. 4 metre uzunluğundaki tank, iri cüssesiyle herkesi şaşırtmıştı. Sonunda bu araç, Alman tarihindeki bu özel dönemi insanlara hatırlatması için bir müzeye götürüldü.

Yetkililere göre tank Sovyet yapımı T34/76A modeliydi. Doğal olarak insanlar böylesine büyük bir aracın nasıl olup da su altında unutulduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Belki de Sovyetler’in aracı batırmasının haklı bir sebebi vardı. İnsanlar bir çok soru soruyorlardı fakat cevabını bulmaları için biraz beklemeleri gerekecekti fakat buna kesinlikle değecekti!

Detaylı incelemelerden sonra tarihçiler tankın düşmanın eline geçmemesi için özellikle batırıldığı teorisini ortaya attılar. Sovyetler Birliği’nin en son istediği şey düşmanların, teknolojilerini onlara karşı kullanması olurdu. Sonuç olarak artık tank herkesin ziyaret edebileceği şekilde yeni yuvası olan müzede yerini aldı.