Çocuğun biri sokakta bir kutu vieg..a bulmuş. Eve gelmiş babasına ihtiyacıolup olmadığını sormuş. Babası da. devamı Y'orumda
Çocugun biri sokakta bir kutu vieg..a bulmus. Eve gelmis babasina ihtiyaci olup olmadigini sormus. Babasi da benim ihtiyacim yok, dedene sat demis. Çocuk dedesine demis ki "Dede bende bir kutu vieg..a var istersen sana satabilirim". Dedesi "Kaça satiyorsun" diye sormus. Çocuk 100 lira oldugunu söylemis. Dedesi de bir gece denemem lazim demis. Sabah olmus, dede elinde 500 lira ile torununun yanina gelmis. Çocuk "500 lira degil ki, 100 liraya anlasmistik dede?.." Dedesi cevap vermis "400 lira da ninenden."...
Gece yarısı arabasıyla gitmekte olan yaşlıca bir adamı polisler durdurur ve sorar;
- Gecenin bu saatinde nereye böyle?
Adım buğulu gözlerle bakındı ve şöyle dedi;
- Alkol tüketiminin insan vücuduna zararları ve aşırı kullanımında yol açtığı hastalıklarla ilgili bir seminer var, oraya gidiyordum.
- Gecenin bu saatinde kim veriyor bu semineri?
- Evde bekleyen karım.
Adamın biri işi için Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa bineceği sırada kulağında bir ses:
- Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş bakmış, etrafında kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, uçağa binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:
"Uçak düştü, kurtulan olmadı!" Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, fikraoku.com.tr aynı ses kulağında:
- Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine etrafında kimseler yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş:
"Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı..."
Allah'a şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses:
- Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimsecikler yok! Dayanamamış, bağırmış:
- Sen kimsin yahu?
- Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
- Ulan evlenirken neredeydin!
Evli bir çift barda oturmuş içeceklerini yudumlarlarken içeriye gayet hoş ve alımlı bir kadın girer. Kadın yanlarından geçerken adamın yanağından bir makas alıp:
- Nasılsın şekerim? Görüşemiyoruz bu aralar, der.
Adamın karısı yarı kızgınlık yarı şaşkınlık içinde kocasına sorar:
- Bu kadın da kim?
Adam gayet sakin bir şekilde "metresim" diye cevap verir. Kadın çılgına döner:
- Utanmaz adam! Bir de utanmadan metresim diyorsun, her şey bitti boşanıyoruz, seni terk ediyorum, der.
Adam sakinliğini hiç bozmadan konuşur:
- Ne yani Etilerdeki daireleri, boğazdaki yalıyı, 28 metrelik yatı, bankadaki açtığım milyon dolarlık hesabı bir anda bırakıp beni terk mi ediyorsun?
Bunları duyunca kadın birden sakinleşir ve etrafına bakınmaya başlar. O sırada ilerde masalardan birinde eski arkadaşlarını görür ve eşine "Bu bizim Suat değil mi?" der. Yanındaki kim acaba diye sorar. Adam "metresi" der. Kadın "Ay bizimki daha güzel vallahi" der.
Gecenin bir vakti hanımı horlarken, Nasreddin Hocayı uyku tutmamış. Aradan bir saat geçmiş. Duvarlar sallanmaya başlayınca hanımı aniden uyanmış, yatakta oturumuna gelmiş:
- Hoca, gürültüye uyandım. Ben horluyor muydum? Diye sormuş.
Hoca:
- Ne horlaması hanım! Gök gürledi. Belli ki yağmur yağacak, demiş.
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir. Bindiği atı yeni satın almıştır. Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir. Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
- Bir, der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der. Kadını attan indirir ve :
- Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür. Genç evli kadın, dehşete düşmüştür. İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
- Her şeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!
Günün birinde Nasrettin Hocanın karısı ölmüş. Bir ay sonra dul bir kadınla evlenmiş. Evlendiği kadın Hocaya sürekli eski kocasını anlatıyormuş. Yine bir gün yatakta kocasını anlatıyormuş. İşte benim eski kocam şöyle yapardı, böyle yapardı...
Hoca sinirlenmiş ve kadına bir tekme atmış ve kadın yere düşmüş. Kadın sormuş aman hoca niye attın beni. Hocanın da cevabı hazır:
- Eee yatakta bi sen yatıyorsun bi ben bir de eski kocan üçümüz sığamadık sen de düştün
Günün birinde Nasrettin Hocanın karısı ölmüş. Bir ay sonra dul bir kadınla evlenmiş. Evlendiği kadın Hocaya sürekli eski kocasını anlatıyormuş. Yine bir gün yatakta kocasını anlatıyormuş. İşte benim eski kocam şöyle yapardı, böyle yapardı...
Hoca sinirlenmiş ve kadına bir tekme atmış ve kadın yere düşmüş. Kadın sormuş aman hoca niye attın beni. Hocanın da cevabı hazır:
- Eee yatakta bi sen yatıyorsun bi ben bir de eski kocan üçümüz sığamadık sen de düştün
Adamın biri 10 kilo çay ile eve gelmiş. Hanımı;
- Niye aldın? evde vardı ya
- Ramazan geliyor.
Ertesi gün adam 1 çuval şeker ile gelince hanımı;
- Evde daha çok vardı
- Ramazan geliyor
Kadın bir gün evdeyken komşuları Ramazan diye bir adamdan söz etmişler. Kadın bütün Ramazan hazırlığı için alınan malzemeleri almış Ramazan denen kişiye vermiş ve demiş ki;
- Buyurun Ramazan Bey, biz de bunları sizin için hazırlamıştık.
Küçük Mahmut derslerine çok iyi çalışıyordu, sonuç olarak daima sınıfın birincisiydi. Babasının bu işe çok sevindiğini söylemeye gerek yok. O akşam baba oğlanın getirdiği pekiyilerle dolu karneyi gözden geçirdikten sonra, hafifçe öksürerek genzini temizledi ve;
- Besbelli bu çocuk zekâsını benden almış, dedi.
Anne bunun üzerine şöyle cevap verdi;
- Ona şüphe yok, zira benim zekâm yerinde duruyor.
Hoca bir gün karısına:
- "Hatun! Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet ağanın adı neydi?
- Kendin söyledin ya, efendi, Mehmet Ağa.
- Canım, dilim sürçtü işte. Ne iş yapar diyecektim, demiş Hoca.
- "A efendi" demiş karısı, "kendin çarıkçı demedin mi?"
- "Anlasana işte" demiş Hoca, "nerede oturuyor demek istedim."
- "Efendi, bugün sana ne oluyor?" demiş karısı "Komşu" dedin ya."
Hoca birden sinirlenmiş.
- Aman be karı. Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!