Çobanın Okkalı Cevabı Çobanın biri dere kenarındaki koyunlarını otlatıyormuş. Tam o sırada, yanında bir Jeep yanaşmış. Son derce şık ve pahalı giyimli bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş. – Eğer kaç adet koyunun olup olmadığı bilirsem bana kayıtlı bir adetini sunuyor mu yanlış? Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış,… HABERİN DEVAMI İÇİN DO^KUNUNUZ....
Çobanın Okkalı Cevabı Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Jeep yanaşmış. Son derce şık ve pahalı giyimli bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş. – Eğer kaç adet koyunun olduğunu bilirsem bana onlardan bir adetsini sunar misin? Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış, Tamam diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış bir NASA sitesine girmiş, GPS´ini kullanarak yeri taramış, bir dataBase ve logaritma ile doldurulmuş 60 Excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş, Tam olarak 1586 adet koyunun var demiş. Çoban
Çoban – Doğru diye cevap vermiş. – Koyununu alabilirsin. Genç adam koyunu almış ve Jeep´inin arka kısmına koymuş. Bu sefer çoban genç adama dönmüş. – Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri sunar misin? diye sormuş. Adam, – Evet neden olmasın diye cevaplamış. – Sen Dünya Bankası´nda Danışmansın demiş çoban. Adam sormuş, – Nasıl oldu da bildin? Çoban – Çok basit diye cevap vermiş. – Buraya çağrılmadan geldin, bu bir. – İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek amacıyla benden bir koyunumu istedin.– Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü k-öpeğimi aldın! Kimin Zekası Fıkrası Küçük Mahmut derslerine çok iyi çalışıyordu, sonuç olarak daima sınıfın birincisiydi. Babasının bu işe çok sevindiğini söylemeye gerek yok. O akşam baba oğlanın getirdiği pekiyilerle dolu karneyi gözden geçirdikten sonra, hafifçe öksürerek genzini temizledi ve “Besbelli bu çocuk zekâsını benden almış,” dedi. Anne bunun üzerine, “Ona şüphe yok,” diye cevap verdi. “Zira benim zekâm yerinde duruyor.”
gelin ve kaynana dulmuş. ve bunlara aşık olan birde baba oğul varmış. bunlar ‘nasıl yapsakda bunları halletsek’ diye düşünüp dururlarmış. birgün gelin kaynana pazara çıkarken baba oğulda bir kurnazlık yapmaya karar vermişler. baba oğul evlerinin önünde ağlıyorlarmış. gelin kaynana bunlara sormuş derdiniz nedir diye . bunlar da içerde cenazemiz var demişler. gelin kaynanada bir bakalım diye içeri girmişler. baba oğul da bunları burda bir güzel halletmişler. gelin dişarı çıkınca kaynanasına
– ya anne biz şimdi milletin yüzüne nasıl bakcaz demiş.
kaynanada
-valla seni bilmem kızım da ben yedisinede gelirim kırkınada gelirim elli ikisinede gelirim.
Temel ile Dursun bir aksam otobanda iki sarisini arabalarina almislar ve issiz, kuytu bir yere gitmek için basmislar gaza…
Yarim saat sonra gidecekleri yere
yaklastiklarinda sarisinlardan biri der ki :
– Simdiden söyleyelim, biz dönmeyiz.
Temel kendinden emin bir sekilde cevap verir :
– Valla bu kadar geldikten sonra biz de dönmeyiz
seksenlik koca, evden çikmak üzere paltosunu giyerken onu gören yasli karisi seslenir:
– bu saatte nereye gidiyorsun?
– doktora gidiyorum
– ne oldu bey? yine neren agriyor?
yasli adam siritir:
– yok hanim yok, doktora söylicem bana viagra mi her neyse ondan yazsin.
bunu duyan kadin ayaga kalkar ve o da sokaga çikmak için hazirlanmaya baslar. ihtiyar sasirir:
– eee hanim, sen nereye?!
– nereye olacak, doktora gidiyorum. eger o eski, pasli seyi benim üzerimde kullanacaksan ben de gidip tetanoz ignesi yaptirayim bari!
bir gün adamin biri telekiz ile besyüz dolara anlasir. ve geceyi beraber geçirirler. ancak sabah olup sira parayi ödemeye gelince, adam cebinde yeteri kadar para olmadigini anlar. telekiza parasi olmadigini, isyerine vardiktan sonra parayi zarfla gönderecegini söyler. kiz da kabul eder.
adam zarfin üzerine daire kirasi yazacagini söyler. adam isyerine vardiktan sonra parayi hazirlarken aslinda gecenin o kadar da iyi geçmedigini, bekledigi kadar da eglenmedigini düsünür. ve kadina besyüz dolar yerine ikiyüzelli dolar göndermeye karar verir. zarfin üzerine daire kirasi oldugunu belirttikten sonra içine de söyle bir not ilistirir.
-‘hanimefendi size besyüz yerine ikiyüzelli dolar yolluyorum. çünkü ben; dairenizin daha önce hiç kullanilmamis oldugunu düsünmüstüm ve dairenizin daha küçük oldugunu saniyordum… ayrica dairenizin isitma sistemini de hiç begenmedim. daha sicak olmasini bekliyordum’ ve zarfi kurye ile yollar.
kadin zarfi açtiginda paranin eksik oldugunu ve yanina bir not ilistirilmis oldugunu görür. notu okudugunda hemen cevap olarak sunu yazar;
-‘beyefendi böylesi güzel bir dairenin daha önce kullanilmamis olabilecegini nasil düsünürsünüz. aslinda daire hiç de büyük degil. sizin, dairenin içini dolduracak kadar esyaniz olmadigi için size büyük gözükmüs olabilir. ayrica isitma sistemi de iyidir ancak siz ateslemeyi beceremediyseniz ben ne yapabilirim.
not: zaten siz uyurken daire depozitosu olan 1000 dolari cebinizden ödünç almistim. kira tam ödenmediginde depozito ev sahibinde kalir.
iyi günler’ *
Yaşlı çiftçi çok kötü bir yıl geçirmiş..
Ektiği bütün mısırlar perişan olmuş, buğday deseniz öyle, elinde satabileceği tek geçinebilme ümidi armut var. Doldurmuş sepete tutmuş şehrin yolunu..Karşısına çıkan ilk evin kapısını çalmış, kapıyı tamamen içini gösteren tülden sabahlık giymiş bir sarışın açmış, seksi bir ses tonuyla "Evet tatlım.." demiş,"Senin için ne yapabilirim?.." Bir an şaşkınlığından kurtulup "Satılık çok güzel armutlarım var.." demiş yaşlı çiftçi.. Adamın heyecanlandığını hisseden afetoyununa devam edip sabahlığın üst kısmını açıp "Armutların bu kadar iri ve sert mi?.." diye sormuş..
"Ahh.. Evet.." demiş çiftçi inleyerek, "Gerçekten çok güzeller.." Sabahlığın kemerini tamamen açıp bütün vücudunu göstermiş fıstık, "Bu kadar iştah açıcı mı armutların?.." Başlamış yaşlı çiftçi ağlamaya.. "Neden o gözyaşları bir tanem?.." "Bayan.." demiş çiftçi hıçkırarak, "Süne zararlısı buğdayı perişan etti, kımıl iti mısırı berbat etti, orospunun teki armutları bedava alacak.. Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?.."