Oğlum, usul usul, kızın kalbini kırma. Ama türkü uzarsa millet seni sabaha kadar bekler, haberin ola!” İki tarafın anneleri kapının iki yanında, damat içeride türküsünü yarıda kesmiş, gelin gülmekten kendini zor tutuyor. Damat içinden, “Ben evlenmeye değil, sahneye çıkmaya gelmişim galiba,” diye geçirir. Sonra yavaşça gelinin yanına yaklaşır ve der ki: “Bak, herkes kapıda nöbet tutuyor. Biz en iyisi önce arkadaş olalım. Hem kimseye mahcup olmayalım, hem de yarın köyde şöhretimiz türkülerle değil, mutluluğumuzla anlatılsın.” Gelin başını sallayıp hafifçe “Olur,” der. Ve o gece türküyle başlayıp kahkahayla süren, kimsenin beklemediği kadar sakin, tatlı ve saygılı bir başlangıç olur