Havanın sağnak yağışlı olduğu bir gün

Eşime karşı Kafamda bin bir türlü olumsuz düşünceler ortaya çıkacak. Belki de bu hava şartlarında yola çıkmaması gerektiğini düşündüm. Ama iş hayatı, bu tür havanın durumu dikkate alınmıyordu. Telefonumu alıp onu almak istedim, ama vazgeçtim. Arayıp daha çok endişelendirmek istemedim. Zaten dikkatli olunmasını söylemiştim. Ama yine de devamındaki huzursuzluk Yavaşlıyor. Bu huzursuzlukla evde dolaşmaya başladım. Salonun içinde bir o yana, bir bu yana giderken, yağmurun sertliği azalmıyordu. Kalbimdeki huzursuzluğu bastırmak için televizyonun düzenlenmesi, ama hiçbir şeye odaklanılmaması gerekir. Aklım sürekli saniyedeydi. Dışarıda bu kadar kötü bir havada, yolların ne durumda olduğunu merak ediyordum. Bir an, onun arabasının kaza yapmasını hayal ettim ve içim ürperdi. Bu düşünceleri daha fazla dayanamayacağımı araştırın. Derin bir nefes alıp, arkadaşımı ararım.

O her zaman mantıklı ve sakin bir insandı. Ne zaman bir konuda endişelensem, onunla konuşursam beni rahatlatırdı. Telefonu açtığımda, Onun her zamanki rahat sesi yankılandı: “Naber dostum, erken aradın bugün, hayırdır?” Ona durumun başladığı, birleştiğinin bu kötü hava şartlarında işe gitmesinden endişelendiğimi söyledim. Önce bir süre sessiz kaldı, sonra sakin bir sesle, “Anlıyorum, ama fazla kuruyorsun. Ey dikkatli bir insan, merak etme” dedi. Ama benim endişem yoktu. Benim bu halimi bıraktığımda hemen bir plan yaptı. “Biliyor musun” dedi, “seninle bir kahve içelim, biraz sohbet etmenizi rica ederiz, kafan dağılır. Sen evde durdukça bu endişenin daha da büyümesi.” Bu fikir bana iyi geldi. “Tamam” dedim, “geleyim o zaman.” Yağmurluk montumu alıp, evden çıktım. Sonrası..
Reklamlar