Ceplerini arayan Temel, cüzdanı bulamayınca, hemen frene basıp arabadan aşağı inmiş ve delikanlıya bağırmış:
– İn ula aşağı!..
Delikanlı k-orku dolu gözlerle arabadan inmiş.
Temel delikanlının yakasına yapışmış:
– Ver ula cüzdanı!..
DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Delikanlı titreyen elleriyle cüzdanı uzatmış. Cüzdanı alan Temel yine bağırmış:
– Hadi, d-efol bakalım şimdi!..
Delikanlı tabana kuvvet kaçmış.
Arabasına binip yola devam eden Temel, cep telefonundan karısı Fadime’yi aramış; başına gelenleri anlatmış.Fadime başlamış kahkahalarla gülmeye.
Temel kızmış:– Ula Fadime, ben soyuldum diyorum, sen gülüyorsun. Söyle bakayım bana; niye gülüyorsun?DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Temel kızmış:– Ula Fadime, ben soyuldum diyorum, sen gülüyorsun. Söyle bakayım bana; niye gülüyorsun?
Fadime gülmeye devam ederek cevap vermiş:
– Ula Temel’im, cüzdanını evde unutmuşsun, ben ona gülüyorum da!..
Bir gece delilerden biri arkadaşına der ki:
- Felâket, bu gece dışarı çıkamayacağız dostum.
Öbürü hayretle:
- Niye, yoksa anahtarları mı kaybettin?
- Hayır, kapıcı bu akşam kapıyı kilitlemeyi unutmuş.
- Düşündüğün şeye bak, bu gece de duvardan atlayıp gideriz.DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Delinin Halinden Deli Anlar
Köyün delisi minareye çıkmış, aşağıya atlayacakmış. Bunu gören köy halkı köyün delisini ikna etmeye çalışmış. Sana ev alırız, araba alırız diye kandırmaya çalışmışlar olmamış. Bir türlü aşağı inmesi için ikna edememiş kimse.
Bakmışlar bu böyle olmayacak, delinin halinden deli anlar deyip komşu köyün delisini getirmeye karar vermişler.DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Komşu köyün delisi elinde kocaman bir bıçakla gelmiş.
Komşu köyün delisi tekrar bağırmış:
─ Ulan beş dakikaya indin indin, inmedin keserim minareyi
Bunu duyan minaredeki deli korkarak şöyle demiş:
─ Tamam ula indim, sakın kesme. Minareyi kesersen aşağıya düşerim
İki deli akıl hastanesinden kaçmaya karar vermişler. Biri ötekine:
- Git bak bakalım, dikenli teller yüksek mi alçak mı? Eğer yüksekse altından geçeriz, alçaksa üstünden atlarız, demiş.
Diğer deli gitmiş, bir süre sonra geri gelmiş ve şöyle demiş:
Ne yazık ki buradan kaçamayacağız; çünkü hiç dikenli tel yok!DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Akordiyon Ustası
Adam son derece gururlu şekilde kendinden bahsediyordu:
- Ben akordiyon alıp çalmaya başlayınca herkesi ayağa kaldırırım.
Arkadaşı şaşkınlık içinde:
- Demek o derece ustasınız bu enstrümanda!
- Yok canım, ben sadece milli marşı çalmasını bilirim.
Betül Bursalı ekledi, 260 kez okundu...
İş Sahibi
İş SahibiÜç ayda beşinci işini değiştiren adam son girdiği şirkette depo görevlisi olarak işe başlamış. İlk haftanın sonunda yükleme yapılırken adam kullandığı yükleyicinin kontrolünü yitirerek bazı malların zarar görmesine neden olmuş. Bunu gören depo sahibi yanına gelerek adama, zararın tazmin edilmesi için zarar karşılanana kadar maaşının yüzde onunun kesileceğini söylemiş. Adam bunu duyunca gülmeye başlamış. Patron şaşkın, adam sormuş:
- Ne kadar sürer bu zararı karşılamam sizce?
- Yaklaşık 8 ay sonunda zararı kapatmış olursun.
- Çok güzel. Nihayet sürekli ve güvenli bir iş bulabildim!
Otel görevlisi, otele girip resepsiyonda kaydını yaptıran müşteriye sordu:
- Sabah sizi kaçta uyandırmamızı istersiniz?
Müşteri başını salladı:
- Hiç gereği yok, her sabah saat beşte kendim uyanırım.
Resepsiyondaki görevlinin yüzü güldü:
- Aman ne iyi ne güzel! Sizden rica etsem uyandığınız zaman bizi de uyandırır mısınız?
fıkraoku.com ekledi, 556 kez okundu...
Baba Mesleği
Okul bahçesindeki üç öğrenci, babalarıyla övünüyorlarmış:
- Benim babam çok usta bir tamircidir, en külüstür arabayı bile tıkır tıkır çalışır hale getirir.
- Benimki de çok yetenekli sıvacıdır, en çirkin evi bile bir sıvadı mı en güzel hale getirir.
- Benim babam körlerin gözlerini bir anda iyi eder, tekerlekli sandalyedekileri yürütür, hatta kolu olmayanların kollarını çıkartır.
Son öğrencinin söyledikleri diğer ikisine çok ilginç gelmiş, sormuşlar:
- Baban evliya mı?
Çocuk cevap vermiş:
"Hayır, zabıta!
Doktor Ve Motor Ustası
Bir kalp doktorunun arabası bozulmuş ve tamire götürmüş. Motor ustası arabasının motor kaputunu açıp bir süre arabanın motoruna doğru bakmış. Daha sonra kalp doktoruna dönerek:
─ Size bir şey soracağım, siz insanın kalbini tamir ediyorsunuz, bense arabanın kalbini yani motorunu tamir ediyorum.
Mesela ben birazdan motora bir bakışta problemin neresinde olduğunu anlayacağım. Kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse motorun kablolarını, parçalarını, yağını değiştireceğim.
Hatta çok gerekirse motoru tamamen çıkarıp yerine yenisini takacağım. Neredeyse ikimiz de aynı işi yapıyoruz.
Ama siz neden benden birkaç kat fazla para kazanıyorsunuz ?
Bu haksızlık değil mi? Demiş.
Kalp doktoru motor ustasına bakıp hafifçe gülümsemiş. Daha sonra ustanın kulağına eğilerek şöyle söylemiş:
─ Bu söylediklerinin hepsini motor çalışırken yapmayı denesene. Ben öyle yapıyorum çünkü.
Sarışın kucağında bebekle eczaneye girmiş. Eczacıya bebeği tartmak istediğini söylemiş.
Eczacı:
– Bebek tartımız şu an bozuk. Onun için anneler bebeklerini kucaklarına alıp büyük tartısına çıkıyorlar. Sonra ben bebeği kucağıma alıp anneyi bir daha tartıyorum. Aradaki farktan da bebeğin ağırlığını bulmuş oluyoruz.
Sarışın Hay aksi şeytan deyip kapıya doğru yürüyünce eczacı merak edip sormuş:
– Ne oldu hanımefendi? Sarışın;
– Ben bu bebeğin annesi değilim ki, teyzesiyim. Gidip bebeğin annesini çağırayım bari...
Köyün imamı bir gün namaz kıldırırken istemeyerek de olsa osurmuş. Sonrasında olay duyulmuş ve bütün köy imamla alay etmeye başlamış. İmam hemen eve gelip karısına:
- Çabuk pılıyı pırtıyı topla, buradan gidiyoruz. Ben burada duramam artık, rezil oldum.
Demiş. Bunlar ailecek her şeyi toplayıp gitmişler. Aradan otuz-otuz beş yıl geçmiş. İmam karısına dönüp:
- Artık benim olay unutulmuştur, gel köye geri dönelim.
Demiş. Kadının gönlünü yapıyor ve bunlar tekrar toplanıp köye gidiyor.
Bunlar daha köye girmeden köyün merasında bir çoban da koyunları otlatıyormuş. İmam çobanın yanına oturuyor.
- Oğlum sen kimsin, kimlerdensin?
Çoban kendini anlatıyor. Sonra imam çobana:
- Kaç yaşındasın?
Çoban da:
- Valla amca ben yaşımı filan bilmem ama burada bir imam varmış, onun osurduğu sene ben doğmuşum.
İmam da karısına dönüyor:
- Hadi karı hadi toparlan sen, bizim osuruk tarih yazmış.
Diyor ve geldikleri yere dönüyorlar.
Bir Makine Mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi bir gün eski bir araba ile yola çıkmışlar.
Issız bir otobandan geçerken, araba aniden durmuş, baktılar çalışmıyor, Makine Mühendisi:
- "Ben şimdi hallederim!" diyerek atılmış, önce arabanın altına yatmış, kaputu açmış, bir kaç girişi sıkıştırıp, bir kaç yere çekiçle filan vurmuş ama tık yok!
Başı eğik arabaya geri dönmüş. Bunun üzerine elektrik mühendisi atılmış hemen, o da elektrik girişlerini, sigortaları kontrol etmiş, kablolarla oynamış ama hareket yok!
Bunun üzerine ikisi birden dönüp, bilgisayar mühendisine bakmışlar. Sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayarcı,
"Eeee şey, arabadan bir çıkıp tekrar girsek?" (Bilgisayar mı sandın!!!. Resetleyip tekrar girince araba çalışsın :))